SANDALCI…

Geçmiş zamanın birinde alimin biri, boğazın öbür yakasına geçmek için bir sandalcının yanına gelerek ona sorar:

– Karşıya geçirmek için ne kadar

para alıyorsun?

– Garşuya bir liraya geçürüm efendü.

Alim, sandalcının bu bozuk Türkçe ile verdiği cevabı pek beğenmez ama sandala biner.

– Bu ne biçim konuşma böyle? Yoksa sen dil bilgisi bilmiyor musun?

– Yok ağam, güççükken haytalık ettük, okuyamaduk!

– Yazık sana! Desene gitti hayatın dörtte biri!

Bir müddet gittikten sonra alim tekrar sorar:

– Allah bilir şimdi sen, matematik de bilmezsin!

– Yok beğüm! Onu da bilmem! Dedik ya, güççükken haylazluktan okula gidemedük!

– Tüh yazık, yazık! Hayatının dörtte biri daha boşa gitti!

Bir müddet daha yol aldıktan sonra alim, tekrar sorar:

– Sakın tarih, coğrafya filanda bilmem deme!

– Belki hayatımın dörtte birü daha boşa getti; ama o dediklerini de bilmem efendü, vaktinde öğrenemedük işte!

– İyi de sandalcı! Dil bilgisi bilmezsin; matematik, tarih ve coğrafyadan da anlamazsın ; sen ne diye yaşarsın?.

Bu arada hava bozulmaktadır.

Sandalcı büyük bir fırtınanın geleceğini anlar.

Alime sorar:

– Efendü, yüzme bilüsünüz deel mi?

Alim, sandalcının bu sorusundan endişeye düşer ve bir korkudur başlar.

Sandalcıya yalvaran gözlerle cevap verir:

– Sandalcı ağa! Ben yüzme bilmiyorum! Çocukluktan beri o ilmi öğren, bu ilmi öğren derken yüzme öğrenmeye fırsat bulamadım.

– Ahaa..!

N’apcan şimdi..!

Şimdiden başla dua etmeye.! Çünkü gettü hayatunun dörtte dördü..!

Rapor Et

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir